Papatya 54” ün Klasik Araba
Dünyasına Hoş Geldiniz! Klasik derken tabii ki sadece Amerikanlar girmiyor, 4 ya da 6 tekerleği olup da yıllara meydan okurcasına günümüze kadar ayakta durmayı başarmış her araba ilgimi çeker, onlara hayranlıkla bakar ve onları severim; Bunlar sararmış yıpranmış resimlerde kalmış olsalar bile.(İki tekerleri ayırmamak lazım. Gel de Harley Davıdson’u sevme)
Amerikanların dünyasına çok yönlü bakış derken o yıllar, müzikler,
kılık kıyafet, yaşam tarzı tabii ki arabalar |
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Aslında bilen bilir amerikanda dinlenecek en güzel sesin ne olduğunu. Basınca marşına oto gazlardan dolayı artık özlediğimiz misss gibi benzin ve kokusu gelince karbüratörüne kükreyerek çalışır düz 6 bile olsa. Tabi ki tartışmasız olanı V8 motordan gelen nağmelerdir. (müzik / motor sesleri konulcak) Egzostlardaki notalarla buluşunca hele bir de çıkıyorsan tatlı tatlı rampayı Rabbim iyi ki iki kulak vermiş bunun için olsa gerek. Ver birini motora, diğerini egzozlara beyninin ayırmasına gerek yok ki sesleri, söyleyen ya Elvis’tir ya da Frank Sinatra. Vokalistleri ise tanıyorsunuz zaten. Ya 283 ya 327 belki 350 belki de 400. Hele 454 ise üfff… Onların bu düeti yıllardır hiç bitmedi. Çünkü onlar da bizdendi arabalarımızı da hiç terk etmediler ki. Sen bile bir gün amerikanına binince hissedeceksin olduklarını; belki yanında belki de arka koltuklarda… Bizler bu arabaları yaşatmaya çalıştıkça da terk etmeyecekler, tıpkı dillerden düşmedikleri gibi. Günümüzün dört tekerlekli ekonomik ve teknolojik şeyleri varsın dünyamızı sarsın. Onlardan yıllar sonrasına hiçbir şey kalmayacak ama amerikan arabaları bizlerin sevgi ve gayretleriyle çok uzun yıllar daha yaşayacak. | |||||||||||||||||
|
Bu büyülü dünya bizim, amerikanseverlerin, bizler zaten bu güzellikleri biliyor, seviyor ve zevkle dolu dolu yaşıyoruz. Yeni yetişenler, gençler, o yılları gençliğinde yaşayıp bugün ihtiyarlıkla baş başa kalanlar, yaşam mücadelesinde birkaç adım da olsa önde olabilenler, dört tekeri var diye arabaya bindiğini sananlar, mantığı biraz kulak arkası edip klasik nostaljiye meyilli olanlar, ilgi duyanlar ve hiç duymayanlar gelin! Hepinizi amerikan dünyasının bu büyülü atmosferine çağırıyoruz. Şoför olarak ince sedef direksiyonu hiç tutmadıysa elleriniz herhangi birimizin misafiri olarak koltuğuna bir binin de bakın hiç olmazsa bir klasiğin içinden dış dünya nasıl görünüyor. Şayet önyargılı değilsen hissedeceksin ya da tıkla klasik amerikan sitelerden yerli ya da yabancı olsun birini görünce sen de hak vereceksin binlerce insanın bu yöndeki tercihine. Fakat bir uyarıyı da yapmadan geçemeyeceğim "Dikkat! Bu tutku tedavisi olmayan bir hastalık gibidir, yakalandığın an." 30 ila 50’li yıllar gibi Türkiye’nin yokluklarla dolu zor bir döneminde artık kağnıların çok ücra köşelerde kaldığı, at arabalarının hala kırsalda iş gördüğü, faytonların ise şehirlerdeki saltanatının Murat124lerin çıkmasıyla bozulacağı 70’li yıllara kadar olan o zor dönemlerde şehirlerarası toplu taşımacılık, nakliye ve taksi gibi 4 ve 6 tekerlerin dönmesiyle başlayan 1935 yılından buyana Papatya Ailesinin serüveni ve mücadelesinin doğal sonucunda üçüncü kuşaktan bir ferdi olarak beni de adeta bir girdap misali içine çekti. Benzin parfümüm yağ ise kısa pantolonlarımda her zaman birer desen olurdu.
|
||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Evdekilere gözükmeden sessizce çıkıp geceden sürgüsünü açık bıraktığım camdan girip arka koltuk aralarına saklandığım zaman, babam Garajlar yolunu yarılayınca ortaya çıkardım ki saatli sırası geldiği için beni eve de geri gönderemezdi artık. İşte o günün en hızlı, bıçkın muavini bendim ."Eeveet son durak eşya paket unutmayalım " sözünü asıl muavinden önce deyip henüz durmamış arabanın arka kapısını hızlı bir şekilde açıp yere atlarken asker palaskasından bozma kapı iç tutacağını yakalamayı denk getiremeyince tozlu yollara düştüğümde dizimdeki yaraların biri kabuk bağlamadan bir diğeri oluşur, kanardı ve böylece de bana yasaklar başlardı ama ne çare gene bir yolunu mutlaka bulup aralıklarla da olsa çocuk hayallerimi gerçekleştirirdim. Ailemin 30,40,50 ve 60’lı yıllara ait Chevrolet, Dodge, Magirius, Bussıng, Fargo, FeKa, Austın vs. gibi ağaç iskeletli Hicaz yolları görmüş otobüsleri, kamyon ve taksileri artık çok geride. Tarihin o günlerdeki yolları gibi tozlu sayfalarında kaldılar. Çok ufak yaşlarda koltuklarına oturup direksiyonun altından yollara baktığım anlardaki zaman sanki hiç geçmemişçesine beni bugün bile cezbeder. O günleri benim gibi amerikan arabaları arasında gözlerini açıp bugün direksiyonlarından koparamadığım oğlum Burak Arda da bir kez daha yaşıyor gibiyim. Onun da yaşı şu an 3, onun da her şeyi Vıııvvv. Bu duygu ve düşüncelerle yıllardır içinde doyasıya bulunduğum Klasik Amerikan dünyasındaki bilgi ve tecrübelerimi, anılarımı sizlerle, arzu ettiğiniz zamanlarda paylaşmak isterim.Klasikarabalar.net ya da Papatya 54.com yazarak öncelikle sanal alemde, arzu ederseniz de gerçek mekanımızda buluşup tanışmak üzere saygılarımla. |
|||||||||||||||||
Sedat Papatya |
|||||||||||||||||
“Hayatta iki şey çok zordur; İlki iyi bir isim yapmak, diğeri ise o ismi muhafaza edebilmek.” (Shummer) |
|||||||||||||||||
|